an ~ عن
Yeni Türkçe Lugat - an ~ عن maddesi. Sayfa: 485 - Sira: 18


1927 yılı, Yeni Türkçe Lugat,an maddesi. osmanlıcada an ne demek, an anlamı manası, an osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte an hakkında bilgi. Arapça an ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada an anlamı
Yeni Türkçe Lugat, Mehmed Bahaeddin Toven Sözlüğü - 1927 yılı Türkçe sözlük, عن an ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..
an ~ عن güncel sözlüklerde anlamı:
AN ::: En kısa bir zaman. Lahza. Dem. Cüz'i bir zaman.
aN ::: f. Uzağı gösteren işâret ismi. Şu. Bu. O. * Güzellik câzibesi. Melâhat. Güzellik. * Cemi edâtı. Kelimenin sonuna getirilerek cemi' yapılır. Meselâ: Âlimân: Âlimler. Anân: Onlar. Merdân: Adamlar. İnsanlar. Zenân: Kadınlar.Kelimenin sonuna getirilerek sıfat edatı yapılır: Ters: Korku. Tersân: Korkak.Kelimeyi zarf yapar. Güyân: Söyliyerek.
AN ::: Arabçada harf-i cerrdir. Ekseri ismin, kelimenin başına getirilir. Türkçe karşılığı "den, dan" diyebiliriz. Bedel için olur. Meselâ: $Ona bedel ben geldim, cümlesinde olduğu gibi. Tâlil için olur. Bu'd yerinde kullanılır. Zarfiyyet için, mücâveze için ve harf-i cerr olan "min" mânasına, "bâ" mânasına, istiâne için, zâid olur. (Te'kid için) Temim kabilesinin an'anesine göre, hemzeyi, ayn harfine benzeterek "En: "yerinde (An: ile telâffuz edilir. Cânib (taraf, cihet, yan) mânasına da gelebilir.
"); an ::: (a. e.) : -dan ve -den.
an-asl ::: aslından
an-cehlin ::: bilmeyerek, bilmezlikle.
anh ::: ondan (müzekker)
anhâ ::: ondan (müennes).
anhâ, minhâ ::: şundan bundan, şu bu ve öteberi, şöyle böyle ederek.
anhüm ::: onlardan.
anhümâ ::: o ikiden.
an-il-gıyab ::: arkadan, kendisi yokken.
an-karîb ::: yakından, çok geçmeden.
an-kasdin ::: bile bile. (bkz. : bi-l-iltizam).
an-küm ::: sizden.
an-kümâ ::: ikinizden.
an-samîm-il-kalb ::: can ve gönülden, öz yüreklen.
ân ::: (f. i.) : 1) güzellik cazibesi, alım. 2) (f. s. c. : ânân) : şu, bu.
ân ::: (a. i. c. : ânât, evân) : lâhza, pek az bir zaman.
ân-be-ân ::: gittikçe, yavaş yavaş.
ân ::: en kısa zaman.
An :::
- Zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası, lahza
Örnek: Emaneti bir an önce evine götürseler, iyi olur. A. İlhan - İki tarla arasındaki sınır.
- Zihin.
ân ::: -dan , çoğul eki -ler , -lar , alım , cazibe , an
ân ::: an
an ::: den
an ::: -dan
ân ::: çoğul eki -ler
ân ::: -lar
ân ::: zarf yapan ek -erek
ân ::: -arak
ân ::: alım
ân ::: cazibe
ân ::: hava
ân ::: (f. i.) 1) güzellik cazibesi, alım. 2) (f. s. c. : ânân) : şu, bu.
an ::: dakika, lahza, zihin
AN :::
ÂN :::