Çağdaş Sözlük

araz ~ عرض

Yeni Türkçe Lugat - araz ~ عرض maddesi. Sayfa: 476 - Sira: 22

1927 yılı, Yeni Türkçe Lugat,araz maddesi. osmanlıcada araz ne demek, araz anlamı manası, araz osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte araz hakkında bilgi. Arapça araz ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada araz anlamı

Yeni Türkçe Lugat, Mehmed Bahaeddin Toven Sözlüğü - 1927 yılı Türkçe sözlük, عرض araz ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

araz ~ عرض güncel sözlüklerde anlamı:

ARAZ ::: İşâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. * Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir.

araz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.

arzı ::: (a. i.) : bir büyüğe sunma, gösterme, bildirme, önüne koyma, (bkz. : arza).

arz-ı dîdâr ::: yüz gösterme.

arz-ı hacet ::: istek bildirme.

arz-ı hâl(arzuhal) ::: hâlin bildirilmesi, ne halde bulunduğunu bildirme; dilekçe,(bkz. : arzuhal)

arz-ı hüner ::: marifet gösterme.

arz-ı hürmet ::: saygı sunma.

arz-ı mâ-fi-zzamîr ::: gönüldekini söyleme.

arz-ı iftikar ::: ihtiyâcını meydana koyma.

arz-ı kudret ::: kudret gösterme.

arz-ı leşker ::: asker gösterme, teftiş verme.

arz-ı minnet ::: minnet gösterme.

arz-ı müddeâ ::: fikrini bildirme.

arz-ı nefs ::: nefsini öne sürme, gösterme, kendini gösterme [fedakârlık karşısında].

arz-ı ta'zîmât ::: saygılarını bildirme.

arz-ı taleb ::: mal satma, mal alma.

arz ::: (a. i.) : 1) en, genişlik. 2) astr. *enlem.

arz-ı cenubî ::: güney enlem.

arz-ı şimâlî ::: kuzey enlem.

Irz ::: (a. i. c. : a'râz) : 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma

ârâz ::: arazlar.

araz ::: belirti, so adan meydana gelen özellik.

Araz :::


  1. İlinek.

  2. Bulgu
    Örnek: Bu hastalığın gösterdiği çeşitli araz üzerindeki sayısız müşahedelerim bana bir nevi pratik ihtisas temin etmişti. R. N. Güntekin

  3. Belirtiler.

  4. (Yun. syn: beraber; dromein: koşmak) Bir arada görülen ve özel bir durumu veya hastalığı anlatan durum.

araz ::: işaret , tesadüf , belirti , alamet , kaza , felaket

ırz ::: namus , iffet

ârâz ::: arazlar

araz ::: ‬işaret

araz ::: belirti

araz ::: tesadüf

arz ::: ‬genişlik

arz ::: en

arz ::: enlem

arz ::: ‬sunma

arz ::: arzetme

ırz ::: ‬namus

ırz ::: iffet

araz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) işaret, alâmet. 2) tesadüf. 3) kaza, felâket. 4) fels. kendi kendine vücut bulamayıp başka bir cevherle meydana gelen hal ve keyfiyet.

Irz ::: (a. i. c. : a'râz) 1) şan veşeref, namus, iffet. Ehl-i ırz : namuslu kimseler. 2) perde. Hetk-ı ırz : namus perdesini yırtma

araz ::: belirti

ARAZ :::

İşâret, alâmet. * Tesâdüf, rast gelme. * Kaza. Felâket. Zâtî olmayan hâl ve keyfiyet. * Fls. Herhangi bir cevherin varlığı için zaruri olmayan vasıf. Meselâ: Şekerin beyaz rengi şekerin varlığı için zaruri değildir

Diğer Osmanlıca Sözlüklerde: