Çağdaş Sözlük

bedel ~ بدل

Yeni Türkçe Lugat - bedel ~ بدل maddesi. Sayfa: 149 - Sira: 3

1927 yılı, Yeni Türkçe Lugat,bedel maddesi. osmanlıcada bedel ne demek, bedel anlamı manası, bedel osmanlıca nasıl yazılır. Osmanlıca sözlükte bedel hakkında bilgi. Arapça bedel ne demek. Arapça osmanlıca sözlük. Farsçada bedel anlamı

Yeni Türkçe Lugat, Mehmed Bahaeddin Toven Sözlüğü - 1927 yılı Türkçe sözlük, بدل bedel ne demek. osmanlıca yazılışı anlamı manası..

bedel ~ بدل güncel sözlüklerde anlamı:

BEDEL ::: (C.: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı. * Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz. * Başkasının adına hacca giden. * Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâtı olursa, zikredilen sıfat veya vasfa " bedel" denir." Kardeşin Ahmedi gördüm" derken, kasdedilen kardeşin değil Ahmet'in kendisidir. İşte bu sözde "kardeşin" kelimesi "Ahmet"in" bedel'i olur.

bedel ::: (a. i. c. : bedelât) : 1) karşılık, karşı. 2) bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. (bkz. : ivaz). 3) başkasının adına ve masrafiyle hacce giden.

bedel-i askerî ::: askerlik bedeli, askere gitmemek için verilen para.

bedel mâ-yetehallel ::: vücûdun sarfiyatını tamamlıyan yiyecekler.

bedel-i misi ::: huk. tasarruf hakkı mukabilinde verilen muaccele-i misil, yânî emsaline uygun peşin para.

bedel-i öşr ::: ekilmesi bırakılmış bir tarla için öşre karşılık alınan bedel.

bedel-i rakabe ::: huk. kölenin şahsı yerine geçen kıymeti veya nefsi mukabilinde vermeyi deruhte ettiği "ıtk" veya "kitabet" akçesi.

bedel ::: karşılık.

BEDEL ::: Hasta için hacca gitmek farz değildir. Hac farz olduktan sonra gitmeyip de sonraki seneler hastalanan kimse, yerine başkasını kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyyet etmesi lâzımdır. Sonraki seneler iyi olup kendisi giderse, tehir günâhı afv olur. (İbn-i Hümâm)

Bedel :::


  1. Değer, fiyat, kıymet.

  2. Bir şeyin yerini tutabilen karşılık
    Örnek: Buna bedel içimde mumlar, mumlar, mumlar yanan bir karanlık var. A. Gündüz

  3. Başkasının adına ve onun parası ile hacca giden kimse.

  4. Eşit, denk
    Örnek: Emsalini göremeyeceğiniz bir saadetle beş on dakika yaşarsınız ki, bütün bir hayata bedeldir. R. H. Karay

  5. Askerlik yapmamak veya yapılacak süreyi kısaltmak isteyenlerin devlete ödedikleri para
    Örnek: Efrattan bedel alınıp alınmayacağına dair merkezden emir gelmişti. Y. K. Karaosmanoğlu

  6. Uşak, hizmetçi, çoban.

  7. Bir malın ya da işin karşılığı olan değer, fiyat, denklik.

  8. karşılık.

bedel ::: karşılık

bedel ::: karşılık

bedel ::: değer, denk, eşit, fiyat, karşılık, kıymet

BEDEL :::

(C.: Bedelât) Elde ve ayakta olan zahmet ve ağrı. * Karşılık. Bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey. İvaz. * Başkasının adına hacca giden. * Gr: Söz esnâsında bir şeyi sıfatı veya vasfı ile beraber söylersek ve fakat kasdımız o şeyin vasfı veya sıfatı değil de zâtı olursa, zikredilen sıfat veya vasfa " bedel" denir." Kardeşin Ahmedi gördüm" derken, kasdedilen kardeşin değil Ahmet'in kendisidir. İşte bu sözde "kardeşin" kelimesi "Ahmet"in" bedel'i olur.